Area 59
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Sitemiz yeniden yapılanmaktadır.....Yeni yüzümüzle yakında tekrar hizmetinizdeyiz kalıcı ve katılımcı olmanız dileğiyle.....

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

Ölümün şifresi!

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1Ölümün şifresi! Empty Ölümün şifresi! Ptsi Ara. 07, 2009 10:36 pm

kemal.kucukkadi

kemal.kucukkadi
Moderatör
Moderatör

Ölümün şifresi 'telomer'de gizli...

Neden ölüyoruz?’ sorusuna cevap bulmaya çalışan çok sayıda bilimci ve araştırma merkezi var.

Bu
sorunun yanıtı onlara göre en azından şimdilik kromozomlarda gizli.
Kısacası, ‘Ölümsüzlüğün ya da ölümün şifresi’ büyük bir olasılıkla
kromozomların uçlarında bulunan ve hücrelerin çoğalma kapasitelerini
belirleyen ‘telomer’ adı verilen alanda saklı.
Vücudumuz milyarlarca hücreden oluşuyor. Hücrelerimizin ortak veya
farklı özellikleri var. Özellikleri aynı olan hücreler bir araya
gelerek doku ve organları oluşturuyor. Hücreleri yöneten talimatlar ise
“DNA” denilen yapının içindeki şifrelerde muhafaza ediliyor.
Hücrelerimizi, yani bizi işte bu şifreler yönetiyor. Bu şifrelerin
verdiği kararlarla yiyor, içiyor, düşünüyor, seviniyor, üzülüp ağlıyor
ya da mutlu oluyoruz. Yine bu şifrelerin verdiği kararlarla acıkıp
doyuyor, susuyor, sevişiyoruz. Kısacası her şey DNA’mızdaki o
şifrelerde gizli.
DNA: KARAR VERİCİ
DNA denilen bu “büyük karar verici” gücün yapısı bir merdivene
benziyor. Bu merdivenin basamakları Adenin, Timin, Cytosin ve Guanin
adı verilen kimyasallardan oluşuyor. Yalnızda dört kelimeden oluşan bu
dünyanın en basit ama en büyük, en güçlü ve en karmaşık merdiveni bize,
bedenimize her gün yüzlerce, binlerce talimat veriyor. Bu
talimatlardaki bir hata bazen daha siz doğmadan hayatınıza ciddi
darbeler indirebiliyor. Ya da bu talimatların içine gizlenmiş küçük
hatacıklar ileri yaşlarda kan basıncınızı, kan şekerinizi, kan
kolesterolünüzü yükseltiyor, kalp krizi, felç geçirmenize sebep
olabiliyor. Ayrıca DNA’nızın bütünlüğünün korunması doğumdan ölüme
kadar zorunlu olan bir süreç. Onda meydana gelebilecek en ufak herhangi
bir hasar bağışıklık sisteminizin çökmesine, alerjik problemlere yol
açabiliyor, kanserle sonuçlanabiliyor. Özetle DNA’mız çok ama çok
önemli.
TELOMER NEYİN NESİ
Genetik kodlarımızın yer aldığı DNA’nın içine sıkıştırıldığı
biyolojik materyallere ise kromozom deniyor. Her bir DNA bir kromozomun
içine sıkıştırılıyor. Her hücrede aynı sayıda, yani 46 kromozom var.
Kromozomları bugün basit tetkiklerle bile gözlemek, resimlemek ve
onlarda meydana gelen kırılmaları, kopmaları belirlemek mümkün
olabiliyor. Kromozomların en uç kısımları ise “telomer” adını alıyor.
Son zamanlarda yapılan birçok çalışmada bilimciler hayatımızın süresini
belirleyen temel karar vericinin işte bu telomer isimli yapıyla alakalı
olabileceğini ortaya koydu.
Aslında daha altmışlı yıllarda Amerikalı bir araştırmacı Leonard
Hayflick hücresel yaşlanmanın temel belirleyicisinin telomer
olabileceğini ileri süren bir görüş ortaya atmıştı. Anatomist Hayflick
araştırmaları sonucunda “biyolojik yaşlanmanın temel karar vericisinin
kromozomların ucundaki telomer isimli bölümler” olduğunu ileri
sürmüştü. Bu yıl Nobel ödülünü alan araştırmacının çalıştığı alan ve
ona ödül kazandıran alan da telomerle ilgili.
Bu yılın tıp Nobel’ini kazanan Dr. Elizabeth Blackburn yaptığı
çalışmalarla DNA’nın işte bu en gizemli bölümünün telomerlerin yapısını
aydınlatan önemli bulgulara ulaştı. Dr. Blackburn ve arkadaşlarının
yaptığı çalışmalar telomer yapısının bütünlüğünü korumaya yarayan
“telomeraz” maddesinin gençlik iksiri olabileceği ya da kanserle
mücadelede önemli bir unsur olarak kullanılabileceği yönündeki
düşünceleri iyice güçlendirdi. Nedeni şu:
TELOMERAZ’IN ÖNEMİ
Kromozomların ucundaki telomer bölümünün uzunluğu hücrelerin yaşını
gösteriyor. En azından teorik olarak böyle kabul ediliyor. Hücre
bölündükçe telomer bölümü kısalıyor. Örneğin yeni doğan bir bebekte
telomerler oldukça uzunken, 60-70 yaşındaki birinde telomerlerin boyu
çok ama çok kısa bulunuyor. Telomerler tamamen ortadan kalktığında
durum iyice tatsızlaşıyor. Çünkü bu telomerler ayakkabı bağınızın
ucundaki plastik kaplamalar gibi bir şey. Nasıl ki o plastik bölüm
kaybolunca bağınızın ucu püsküllenip bütünlüğü bozuluyorsa, telomeri
ortadan kalkmış kromozom da aynı duruma düşüyor. Teoriye göre her
hücrenin kaç defa bölündükten sonra telomerinin kısalıp kaybolacağı,
yani hücrenin kendi kendine ölümü ne zaman gerçekleştireceği aslında
genetik hafızasında yazılı.
Kısacası telomerlerin kısalmasını önleyen telomeraz isimli enzime
hükmetmek demek, gençlik iksirini de bulmak anlamına geliyor. Yani bu
telomer enzimi fevkalade önemli. Yalnız uzun yaşamak adına değil,
“ölümsüz ve sonsuz çoğalma yeteneğine sahip bir hücre” anlamına gelen
kanser problemine çözmek söz konusu olduğunda da durum aynı. Kısacası
telomeraz konusu çok ama çok önemli.
ÖMÜR MÜ KANSER Mİ
Kanser hücrelerinin kontrol edilemeyecek bir süratle çoğalmasına dur
diyebilecek yollardan birinin bu enzimin aktivitesini baskılamak
olduğunu düşünenler var. Onlar bu yönde atılabilecek olumlu bir adımın
kansere çare bile olabileceği düşüncesindeler. Telomeraz aktivitesini
engelleyen –ve böylelikle kanser hücresinin sonsuza kadar bölünebilme
yeteneğini kontrol altına alan- ilaç ve aşılar da tartışılıyor.
Kısacası telomer konusu çok ama çok önemli. Ömrü uzatmanın da, kanserle
mücadeleyi daha başarılı bir zemine çekmenin de anahtarı telomerler ve
telomeraz enzimi olabilir.
Stress telomer törpüsü
Leonard Hayflick kırk yıl önce yaptığı araştırmalar sonucu
geliştirdiği teorisinde “hücresel yaşlanmanın telomerlerin kısalmasıyla
ilgili bir süreç olduğunu” ileri sürdü. Daha sonra yapılan birçok
araştırmada bu gözlemi doğrulayan bulgulara ulaşıldı. “Neden
yaşlanıyoruz?” sorusunun yanıtı muhtemelen telomerlerde gizli. Mesela
stresin başlı başına bir “telomer törpüsü” olduğunu gösteren bulgular
var. Stresin telomerazı baskıladığı ve telomerlerin kısalmasını
hızlandırdığı, yani daha hızlı yaşlandırdığı anlaşılıyor. Dr. Leonard
Hayflick göre insan ömrünün ulaşabileceği maksimum süre 125 yılı
geçmiyor. Günümüz bilimcileri de hücrelerin “kendi yaşamını sona
erdirme” özelliklerine yürekten inanıyor.
İyi yaşlanmanın şifreleri
Ne süre ile yaşayacağımız yalnız genetik mirasımız tarafından
belirlenmiyor. Bu mirasın nasıl yönetildiği de önemli. Sağlık
kontrollerini düzenli yaptıran, sağlık sorunlarını çözmede geç
kalmayan, beslenmede, uykuda, stres yönetiminde ve bedensel
aktivitesinde dikkatli davranıp ciddi hatalar yapmayan, eğitim düzeyi
iyi kişilerin ömrü daha uzun oluyor. Yaşanılan çevre de önemli. Temiz
bir çevrede yaşamak ömrü uzatıyor. Güçlü dostluk ve arkadaşlık
bağlarına sahip olmak ise son derece etkili bir özellik. Ayrıca sağlam
ve sıcak aile ilişkileri de fevkalade önemli sayılıyor. İnançlı olmak,
inanç zenginliği ve gücüne sahip olmak değeri son yıllarda çok daha iyi
anlaşılan bir “ömür uzatıcı faktör” olarak ortaya çıktı. Aidiyet
duygularının sağlamlığı, hoşgörüyü, affediciliği, sevmeyi, merhamet
etmeyi, paylaşmayı, bölüşmeyi, gerektiğinde kabullenmeyi, “bu da geçer”
diyebilmeyi kolaylaştırıyor. Yani uzun ömrün sırrı sadece yaban
mersini, brokoli ya da üzüm çekirdeğinin içine sıkıştırılmış değildir.

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz