Bahçeşehir Üniversitesi rektörü Prof. Arıboğan, üniversiteye girişte katsayı uygulamasının insan haklarına aykırı olduğunu belirterek “Büyük acımasızlık yapılıyor” dedi.
EBRU BARAN / İSTANBUL
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Türkiye’nin 10 kadın rektöründen biri. Lisedeyken alan dışı bir tercih yaparak üniversiteye giren Arıboğan, “Bizim zamanımızda şimdiki gibi katsayı engeli olsaydı, ben belki de şu an hiç istemediğim bir işte, istemediğim bir görevde olacaktım. Bu nedenle şu an 13 yaşında çocuklar gelecekleriyle ilgili geri dönülmez bir karar vermek zorunda bırakılmamalı” diyor. Arıboğan’ın katsayı değerlendirmesi şöyle:
HAKLARA AYKIRI
• Öğrencilerin 13 yaşında önlerindeki 70 yıllık geleceklerini belirlememeli. O yaşta yaptıkları seçime mahkum olmamalılar. Bu çok büyük bir adaletsizlik ve insan haklarına da aykırı bir durum. Ben lisede fen bölümünde okudum ama üniversitede uluslararası ilişkileri seçtim. O zaman bununla ilgili bir problem yoktu. Belki o zaman bana böyle bir şans verilmeseydi, istemediğim bir bölümü okuyacağım ve şu an bulunduğum konuma gelmemiş olacaktım. Şimdi de böyle olmaması için bir sebep yok.
• Siyasete alet edilmeyecek tek konu çocuklar ve gençlerdir. Ama malesef Türkiye’de bu konuda büyük bir acımasızlık var. Burada eğitim modellerinin de çok büyük önemi var. Türkiye eğitim ile çok ilgilenen ama bir türlü başarılı olamayan bir ülke. Bu konuda yapılacaklar çok belli, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Ama biz nedense çok sofistike arayışlara giriyoruz, bu nedenle de bir türlü doğru yolu bulup, başarıya ulaşamıyoruz.
ÖSS DE BİR ETİKET HALİNE GELİYOR
• Ülkemizde en çok tartışılan konu da ÖSS sınavı. Ama bizim gibi akrabalık, arkadaşlık ilişkilerinin çok gelişmiş olduğu, hatır gönül işine asla hayır diyemeyen bir ülkede hatalarına rağmen sınav sistemi şart. Ama ne yazık ki, herşey etiketler üzerinden işlediği için sınav da bir etiket haline geliyor. Halbuki, okullar temelinde öğrenciyi sınavlara hazırlamak yerine kültürel, spor faaliyetlerine yani sınavdan sonraki hayata hazırlamalı.
• Mesela ben lisede basketbol, hentbol topunun peşinde koşan çok haylaz bir öğrenciydim. Ama üniversite sınavında büyük bir başarı elde ettim. O zaman orta öğretim başarı puanı çok etken olsaydı ben üniversitenin kapısından bile geçememiş olacaktım. Şimdi de yeni sınav sistemiyle birlikte orta öğretim başarı puanının etkisi azaltılıyor.Ben bunu okulların sınava hazırlık kurumları imajlarından kurtulmaları için olumlu bir adım olarak değerlendiriyorum.
Daha başlarken maç bitti diyemezsiniz
“Hepimiz bir maçın içindeyiz. Daha bu maçın başındaki çocuklara kalkıp, maçla ilgili kararınızı verin ve sizin için maç burada bitti diyemezsiniz. Katsayı engelleriyle çocukların önünü kapatamaz, geleceklerine müdahele edemezsiniz.
EBRU BARAN / İSTANBUL
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Türkiye’nin 10 kadın rektöründen biri. Lisedeyken alan dışı bir tercih yaparak üniversiteye giren Arıboğan, “Bizim zamanımızda şimdiki gibi katsayı engeli olsaydı, ben belki de şu an hiç istemediğim bir işte, istemediğim bir görevde olacaktım. Bu nedenle şu an 13 yaşında çocuklar gelecekleriyle ilgili geri dönülmez bir karar vermek zorunda bırakılmamalı” diyor. Arıboğan’ın katsayı değerlendirmesi şöyle:
HAKLARA AYKIRI
• Öğrencilerin 13 yaşında önlerindeki 70 yıllık geleceklerini belirlememeli. O yaşta yaptıkları seçime mahkum olmamalılar. Bu çok büyük bir adaletsizlik ve insan haklarına da aykırı bir durum. Ben lisede fen bölümünde okudum ama üniversitede uluslararası ilişkileri seçtim. O zaman bununla ilgili bir problem yoktu. Belki o zaman bana böyle bir şans verilmeseydi, istemediğim bir bölümü okuyacağım ve şu an bulunduğum konuma gelmemiş olacaktım. Şimdi de böyle olmaması için bir sebep yok.
• Siyasete alet edilmeyecek tek konu çocuklar ve gençlerdir. Ama malesef Türkiye’de bu konuda büyük bir acımasızlık var. Burada eğitim modellerinin de çok büyük önemi var. Türkiye eğitim ile çok ilgilenen ama bir türlü başarılı olamayan bir ülke. Bu konuda yapılacaklar çok belli, Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Ama biz nedense çok sofistike arayışlara giriyoruz, bu nedenle de bir türlü doğru yolu bulup, başarıya ulaşamıyoruz.
ÖSS DE BİR ETİKET HALİNE GELİYOR
• Ülkemizde en çok tartışılan konu da ÖSS sınavı. Ama bizim gibi akrabalık, arkadaşlık ilişkilerinin çok gelişmiş olduğu, hatır gönül işine asla hayır diyemeyen bir ülkede hatalarına rağmen sınav sistemi şart. Ama ne yazık ki, herşey etiketler üzerinden işlediği için sınav da bir etiket haline geliyor. Halbuki, okullar temelinde öğrenciyi sınavlara hazırlamak yerine kültürel, spor faaliyetlerine yani sınavdan sonraki hayata hazırlamalı.
• Mesela ben lisede basketbol, hentbol topunun peşinde koşan çok haylaz bir öğrenciydim. Ama üniversite sınavında büyük bir başarı elde ettim. O zaman orta öğretim başarı puanı çok etken olsaydı ben üniversitenin kapısından bile geçememiş olacaktım. Şimdi de yeni sınav sistemiyle birlikte orta öğretim başarı puanının etkisi azaltılıyor.Ben bunu okulların sınava hazırlık kurumları imajlarından kurtulmaları için olumlu bir adım olarak değerlendiriyorum.
Daha başlarken maç bitti diyemezsiniz
“Hepimiz bir maçın içindeyiz. Daha bu maçın başındaki çocuklara kalkıp, maçla ilgili kararınızı verin ve sizin için maç burada bitti diyemezsiniz. Katsayı engelleriyle çocukların önünü kapatamaz, geleceklerine müdahele edemezsiniz.